Manevi Duraklar | Trliste 30 Günlük Serüven - Gün #4
Herkese selamlar. 🙋♀️
Nasılsınız, iyi misiniz? Hava güneşliydi bugün ve erken saatlerde kendimi çok enerjik hissediyordum. Fakat okuduğum kitabın mıymıntı hâlleri içimdeki enerjiyi sömürdü, bitirdi resmen. Acilen neşeli ve sürükleyici bir hikâyeye başlamam lazım. Film de olur. Alışveriş de düşünülebilir aslında. Zaten Amazon bu eksikliği yeterince gidermişti, o maddeyi çıkarabiliriz. Kasım indirimlerinden başka kampanya yapmayacağını biliyordum, neredeyse emindim ama geçtiğimiz pazartesi günü tekrar başlatmış. 🤷♀️
Bu kez 'yıl sonu' temasıyla aklımızı çelmeye çalışıyordu. İlk başta görmezden gelmiştim ama iki hesabıma da kupon yüklediğini görünce 'eh madem boşa gitmesin' dedim. Yani yine düştüm o batağa anlayacağınız. 🙊
Artık devasa fiyat etiketlerinden sonra kendiliğinden azalacaktır diye düşünüyorum. Her gün bir öncekinden daha pahalı oluyor çünkü. Bu yüzden artık herhangi bir seri takip etmek istemiyorum. Harry Potter'ların resimli özel baskılarının hepsinin çıktığını görebilseydik bari.
Bugün serüvenimizin ikinci günü, heyecan devam ediyor. Her ne kadar yoğun bir tempoya girmiş olsak da dingin olan günler her zaman bizimle zaten.
Yaşadığınız şehirdeki bir yeri tanıtın bize. *
Bu konuyu okuyunca aklıma nedense tek bir yer geldi. Onlarca renkli alternatif içinden niye bunu seçtim emin değilim ama anlatmak güzel olur belki de.
Sizin de şehrin debdebe ve gürültüsünden kaçtığınız özel yerler var mı? Oraya gidince huzur bulduğunuz, zihninizi boşalttığınız veya mucizelere tanık olduğunuz bir yer illaki vardır. İstanbul'dayken deniz kenarında yürümek, en uzun güzergâhtaki vapur turunu seçip dalgaların köpüklerine kendimi bırakmak yaptıklarımdan birkaçıydı. Bazen de Allah dostlarının türbe ve mezarlarını ziyaret ederdim. Oralardaki mistik havayı solurken ruhumun dinlendiğini hissederdim. Bazı sırlı olaylara da vâkıf olduğum için gizemli gelmiştir bana hep. Birkaç yıl önceki Bursa ziyaretimde Emir Sultan Türbesi'nde yaşadığım ilginç olayı unutamıyorum mesela.
Ankara'da böyle yerler çok az. En bilineni Hacı Bayram-ı Veli'dir. Kaç defa gittim hatırlamıyorum. Zaten Kızılay, Sıhhiye ve Ulus üçgeninde bulunan herhangi birinin yolunun oradan geçmemiş olması imkansız gibidir. Ankara Kalesi'ne de yakındır, tarihi Hamamönü'ne de. Ama bu yazının konusu orası değil. Belki ileride anlatırım.
Defalarca yön tabelasının önündeki çevre yolundan geçmeme rağmen, hep 'bir gün vakit bulunca gideceğim' diye senelerce ertelediğim türbeye, geçenlerde uğrayabildim ilk defa. Seyyid Abdülhakim-i Arvasi'nin medfun bulunduğu mezarlığın girişi o kadar sessizdi ki. Kuşların cıvıltılarından başka hiçbir dünyalık ses yokmuş gibiydi. Ben çevre yolundaki tabeladan ötürü yol kenarında diye tahmin etmiştim ama Bağlum'un bayağı içlerinde ve gözlerden ırak bir noktasındaymış meğerse.
Kendisinin hayatı hakkında pek bir bilgim yoktu, sizinle de paylaştığım bu yazıyı okudum. Sonra internetten bazı bilgilere de ulaştım ama tam olarak içselleştirmiş değilim. Biyografik bir post olmayacağı için konunun bu kısmına değinmeyeceğim. Ben oranın atmosferi ve bana hissettirdikleriyle ilgileniyorum daha çok.
Dikkatimi çeken ilk şey, kabrin sağında ve solunda büyüyen ve göklerin sonsuzluğuna doğru uzanan iki devasa ağaç oldu. Bu nedenle üzeri kapatılmamış ve etrafının bir kısmı açık bırakılmış, birazı da camla çevrilmiş. Bu sayede gelen ziyaretçilerin oturup Kuran okuması için yarı kapalı bir yer oluşturulmuş. Gösterişsiz ve sadeydi, beğendiğimi söyleyebilirim. Etraftaki insanları rahatsız etmemek adına istediğim gibi fotoğraflayamadım.
Bir müddet orada durup sessizliği dinledim. Zaman yavaşlamıştı adeta. Rengarenk çiçeklerin mis kokusunu içime çekmek ve hafif rüzgarda salınan yaprakların hışırtısını dinlemek huzur vermişti.
Sonra ilerideki tepede bir evliyanın daha olduğunu öğrendim. Oraya doğru yürürken yeni açılmış bir kabre denk geldim. Toprağın altını bu şekilde apaçık görmemiştim hiç. Üzücü ama elden gelen bir şey yok maalesef..
Karşımdaki tek katlı mütevazı yapıda medfun bulunan Yakup Evliya hakkında hiçbir şey bilmiyordum, herhangi bir bilgilendirme yazısı da bulunmuyordu. Mekânın havası sarıp sarmalamıştı bir anda. Kimsecikler yoktu, aşağıda birçok insan varken burası tenha ve sessizdi.
Penceredeki camlar hoşuma gitti. Güneş vurdukça renkli ışıklar dans ediyordu sanki. İçime sevinç doldu o an. 'Mekânın bir dili olsa ne söylerdi acaba?
Sevdiği misafirler geldiğinde bunu ona nasıl belli ederdi veya sevmediği biri ayak bastığında değişik bir şey olur muydu?' diye garip şeyler düşünsem de o an mantıklı gelmişti, gerçi hâlâ aynı fikirdeyim.
Hepimiz enerjilerden ibaretiz aslında. Suretin gerisindeki manayı görebilenler var. Etrafımıza yaydığımız rengin farkında olanlar da. Frekans veya enerji dediğimiz böyle bir şey aslında. Hiç tanımadığın ve görmediğin biri karşıdan gelirken seni öyle etkisi altına alır ki, sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissedip seversin. Bazen de aksi yönde gelişir ve sebebini bilmeden iter bir şey. İşte o görünmeyen kuvvetlerdir fakat görebilenler var.
Neyse kafanızı şişirmeyeyim. Tekrar konuya dönersem, oturma alanı ve kitap köşesi sayesinde normal bir oda gibiydi. Orada bir süre oturdum, dinlendim, kendimi dinledim. Normal bir insanda sürekli düşünce akışı olur. Hatta bu yazımda bahsettiğim, "Gözlerini Kullanmadan Gören Adam" yıllarca zihnini tek bir yere odaklamaya çalışıyordu. Karşısına koyduğu objeye baktığında aklından başka hiçbir düşüncenin ve görüntünün geçmemesi için yıllarını vermişti.
Ruhuma iyi gelmişti bu ortam. Dingin, sakin ve huzur doluydu. Kitap okunacak bir ortamdı aynı zamanda. Orada yatan insana saygısızlık olmayacağını bilsem yolum düştükçe uğramak ve yanımda getireceğim kitabı okumak isterdim.
Dönüş yolunda su içen kediyi sessizce izledim ve fotoğrafladım. Mezarlıklar ve türbeler kedilerin bolca olduğu yerlerdir. O mekânların manevi bekçileri gibidir adeta. Yüzlerine bakınca sanki bir kediden ötesi gibi gelir bana. Özellikle Üsküdar'da Aziz Mahmud Hüdai Türbesi'ndeki bazı kedileri unutamıyorum. Bir keresinde yokuşun ortasında denk gelmiştik. Ta içerideki kapıya dek önümüzde asker gibi yürüyüp refakat etmişti bize. Neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama ilginç gelmişti o an. Çıkana kadar da kapının önünde beklemişti. Çantamdaki kuru mamayla teşekkür edebilmiştim sadece. 🐈
Hatıralarımda yaşayan bir güne eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizin için de önemli ve manevi yönü güçlü mekânlar varsa ve bir gün paylaşırsanız zevkle okurum, bana da mention atabilirsiniz.
Umarım sizi sıkmamışımdır. 🙆♀️
Bu etkinliği düzenleyen, emek veren, katılan herkese ve *bu konuları hazırlayan @mehmetfix'e de teşekkür ediyorum. 🌸
Kitabın senin ruhunu sömürmesine üzüldüm. Ben artık okuduğum kitaplardan ve filmlerden çok fazla etkilenmemek için çok fazla dikkate almıyorum. Eskiden filmleri izlerken kendimi çok kaptırırdım filmlere ya 😆
Amazon' un Prime kullanıcıları için özel indirimi var diye gördüm dün instagramda.
Geçen sene İnstagram' da bir sayfa vardı sanırım adı kitap vagonuydu sayfanın. Baya ucuza kitaplar satıyordu ama güvenilir mi emin değilim 😀
Çok güzel bir yere gitmişsin. Ben genelde böyle yerlere pek gitmiyorum ama gittiğim zaman da en sevdiğim yanı çok kalabalık olmaması. Çok kalabalık olmayan yerleri her zaman çok severim. 😀
Bu harika serüven yazısı için çok teşekkürler ve devam ettirdiğin için de. 🤗
ben onu başaramadım daha :)
evet var, güzel indirimleri oluyor ve kupon da tanımlıyorlar hesaba. diğer yerlere pek bakmıyorum aslında ama önerin için teşekkür ederim.
ben de kalabalık yerlerden sıkılıyorum, tenha yerler huzurlu oluyor ve gürültüsüz 🙂
güzel yorumun teşekkür ederim, serüven de iyi gidiyor 🙆♀️
Yazarı da mıymıntıdır o kitabın :)
belki de öyledir, bilemeyiz:)
sayfama uğradığınız için çok teşekkür ederim 🌼🌾
Yazarı kim? 😅
Poe 🤭
Onu şu günlerde ben de yaşıyorum. Yola gidecekken lazım olabilecek şeylere odaklanmaya çalışıyorum en azından.
Hâlâ bir yaradır aklımda... Yani Bim'e bile seri gelmişken bir şeylerin olmuyor oluşu üzücü.
Hayat işte Su. Sağlıkçılara kadavra olarak izin vermeyeceksen eğer veya istediğin başka bir şey yoksa çoğumuzun geleceği son. Biraz sert gibi oldu söylediğim ama amacım kesinlikle bu değil kusuruma bakma lütfen.
Kesinlikle hayır. Çok ilgi alanım olmasa da zevkle okudum. Senin hakkında biraz daha öğrenmek seni tanımaya elbet yardımcı oluyor.
Harika bir yeri ziyaret etmişsin. Senin de dediğin gibi aslında enerjileriz ve bu enerjiler buralardan gitmiyor. Bizimle kalıyor hep. Kendilerini hissettirmeleri ise tamamen onlara bağlı ve bunu hissedebilmene de çok sevindim. Herkese olabilecek bir olay değil sonuçta.
indirimler denk geldikçe dayanamıyor insan galiba, aldıklarını güle güle kullan sen de 🤗
Bim'de bile kalmıyor hiçbir şey:)
yoo ne kusuru, doğru söylüyorsun hayatın acı gerçekleri bunlar, ne kadar kaçılabilir ki..
vakit ayırıp okumana ve beğenmene sevindim, ben de çok şey öğreniyorum okuduğum yazılar sayesinde 🙏🌠
çok teşekkür ederim 🤗
Enerjini söndüren herşeyden uzak durmalısın. 🤗 Ben artık hemen uzaklaşıyorum.
Ankara da hiç görmediğim bir yer burası daha önce gitmedim. Ama çok huzurlu bir yer olduğu belli. Sanada iyi gelmesine çok sevindim.🥰
doğru söylüyorsun, öyle yapmak lazım aslında 🤗
beğenmene sevindim ve yeni bir yer tanıtmış olmak çok güzel 🤗
sayfama uğradığın için de teşekkür ederim arkadaşım 🙏🌸
İnsanın ruhunun huzur bulduğu mübarek mekânlar, okurken fotoğrafta bile o huzur hissediliyor. Huzur ve mutluluğu bazen, bilmeden bizi mutsuz edecek maddede arıyor, bazen amacımız sadece maddeymiş gibi dünyaya dalıp gidiyoruz. Çok güzel bir paylaşımdı. Çok teşekkür ediyorum.
evet haklısın, umarım bunu fark edip kendimizi düzeltebiliriz 🙏
çok teşekkür ederim, okumana, aynı hisleri taşımana ve beğenmene çok sevindim 🌸🌾