Time really flies, doesn't it? I know I use this phrase a lot, but when I look back at my old posts, I'm surprised to see that I wrote some of them two years ago, even though it feels like I wrote them very recently. Today, we'll talk a little bit about soccer and Galatasaray again.

source

Two years ago in July, I shared a post like this and said that Turkish teams were never sufficiently prepared for the European league qualifying rounds, which is why we were often eliminated by teams that were much weaker and lower in quality than ourselves. Last Thursday, Galatasaray played a match against Frankfurt in the Champions League group stage and conceded a whopping five goals. It doesn't lessen the defeat, but at least they managed to score one goal. So why does this always happen in Europe?

source

Because in the Turkish league, referees always call fouls in one-on-one situations and prevent the game from flowing quickly. They also don't play the advantage correctly or allow players to take free kicks quickly. They claim the ball hasn't stopped and want the player to retake the free kick. This negatively affects the flow of the game. In Europe, referees play the advantage very correctly and don't call fouls easily, so there's a big difference between the league and Europe.

source

The difference in fitness is another reason for the failure of Turkish teams in Europe. Due to the constant stoppages in Turkish matches, players get used to not running as much. The average distance run in a match is around 110 km. However, things are very different in Europe. While some teams run around 130 km, the average for each team is around 120 km. There are teams that run less and are very successful, but this is because they always play on their opponents' field and don't need to run back. I also think this has to do with the technical staff. They need to prepare the players better, because if this were only about the league, even teams in much lower leagues wouldn't be able to run. But if they can run, why can't we?

Finally, I will mention concentration. Concentration is much more important in soccer than we think. When a soccer player is not concentrated in a match, he can lose the match on his own. If he is a defender or a goalkeeper, this possibility increases even more. Galatasaray was not concentrated at all in this match. The players acted as if they had lost the match at the slightest mistake and stopped playing. Imagine conceding five goals in a match, four of which stem from your team's mistakes. Three of them are own goals. On the last goal conceded, midfielder Gabriel Sara loses the ball so badly that two opposing players find themselves one-on-one with the goalkeeper and score very easily.

When all these things come together, your chances of winning a match drop significantly. That's exactly what happened to Galatasaray. Although I still think Galatasaray is the favorite in the league, I no longer have any expectations for the European league, which I had high hopes for this year. I hope that in the next matches, we will at least play better and the fans won't think the match is over in the first half.

Thank you for reading; I hope you enjoyed this rant about my favorite team. See you in the next football post!

TR

Zaman gerçekten uçuyor değil mi? Bu sözü çok sık kullandığımı biliyorum ama eski gönderilerime baktığımda bazılarını çok yakında yazmış gibi hissetmeme rağmen iki yıl önce yazdığımı görünce şaşırıyorum. Bugün sizlerle yine biraz futbola ve Galatasaray'a dair konuşacağız.

source

Bundan iki yıl önce Temmuz ayında böyle bir gönderi paylaşmışım ve Türk takımlarının Avrupa ligi ön eleme turlarında hiçbir zaman yeterince hazır olamadığını söylemişim, bu yüzden de çok defa kendimizden çok güçsüz ve kalite olarak düşük takımlara elendiğimizi söylemişim. Geçtiğimiz Perşembe günü de Galatasaray Şampiyonlar ligi gruplarında Frankfurt takımı ile bir maç yaptı ve tam 5 gol yedi. Hezimeti hafifletmiyor ama en azından 1 gol atmayı başardılar. Peki neden hep Avrupa'da bu yaşanıyor?

source

Çünkü Türkiye liginde hakemler ikili mücadelelerde hep faul çalıyor ve oyunun hızlı akmasını engelliyor. Ayrıca avantajı doğru şekilde oynatmıyorlar ya da oyuncuların faulü hızlı kullanmasına da izin vermiyorlar. Topun durmadığını iddia ediyorlar ve oyuncunun frikiği tekrar kullanmasını istiyorlar. Bu da tam olarak oyunun akışını negatif etkiliyor. Avrupa'da hakemler avantajları çok doğru bir biçimde oynattığı için ve kolay kolay faul çalmadıkları için lig ile Avrupa arasında büyük bir fark oluyor.

source

Kondisyon farkı Avrupa'daki türk takımlarının başarısız olmasının bir diğer sebebi. Türkiye'de maçların sürekli durmasından kaynaklı oyuncular çok fazla koşmamaya alışıyor. Ortalama bir maçta koşulan süre 110 km civarında oluyor. Oysa Avrupa'da işler bundan çok farklı. Bazı takımlar 130 km civarında koşarken ortalama her takım 120 km civarında koşuyor. Daha az koşan ve çok başarılı takımlar var ancak bunun sebebi o takımların hep rakiplerinin sahasında oynaması ve geriye koşmaya ihtiyaç duymamalarıyla ilgili. Bunun teknik ekiple ilgisi olduğunu da düşünüyorum. Oyuncuları daha iyi hazırlamaları gerekiyor, çünkü bu sadece lig ile ilgili olsa çok daha düşük seviyedeki ligteki takımlar da koşamaz. Ama onlar koşuyorsa biz neden koşamıyoruz?

Son olarak da konsantrasyona değineceğim. Konsantrasyon futbolda sandığımızdan çok daha önemli. Bir futbolcu maça konsantre olmadığında tek başına maçı kaybettirebilir. Bu bir savunma oyuncusu ya da kaleciyse bu ihtimal daha da artar. Bu maçta da Galatasaray hiç konsantre değildi. Oyuncular en ufak bir hatada sanki maçı kaybetmiş gibi davrandılar ve oynamayı bıraktılar. Düşünün bir maçta 5 gol yiyorsunuz ve 4 tanesi takımınızın hatasından kaynaklanıyor. 3 tanesi direkt kendi kalesine atılan goller. Takımın yediği son golde de orta saha oyuncusu Gabriel Sara öyle bir top kaybediyor ki iki rakip oyuncu kaleciyle karşı karşıya kalıyor ve çok kolay bir gol atıyorlar.

Bütün bunlar bir araya geldiğinde bir maçı kazanma şansınız çok düşüyor. Galatasaray'a da tam olarak bu oldu. Ligde hala Galatasaray'ın favori olduğunu düşünsem de bu sene büyük umutlar beslediğim Avrupa liginde bir beklentim kalmadı. Umarım bundan sonraki maçlarda en azından daha iyi oynarız ve taraftar daha ilk yarıdan maçın bittiğini düşünmez.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, favori takımıma dair bu rantı umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki futbol gönderisinde görüşmek üzere!